Anayasa Mahkemesi
926 Sayılı TSK Personel Kanunu Ek 17. Maddesine 5947 Sayılı Yasa ile Getirilen ve Diş Tabiplerinin Tazminatlarını Belirleyen Hükmün İptali İstemli Dava Sonucu

 

 

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı    : 2011/90

Karar Sayısı : 2012/71

Karar Günü : 17.5.2012

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üçüncü Dairesi

1- E.2011/90  Sayılı Başvuru

2- E.2011/96 Sayılı Başvuru

3- E.2012/2  Sayılı Başvuru

4- E.2012/3  Sayılı Başvuru

İTİRAZIN KONUSU : 27.7.1967 günlü, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun Ek 17. maddesine 21.1.2010 günlü 5947 sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. maddesi ile eklenen (Ç) fıkrasının birinci bendinde yer alan tazminat oranlarına ilişkin tablonun “uzman diş tabibi” başlıklı üçüncü sütunu ve “diş tabibi” başlıklı dördüncü sütunu ile ikinci bendinde yer alan tazminat oranlarına ilişkin tablonun “uzman diş tabibi” başlıklı üçüncü sütunu ve “diş tabibi” başlıklı dördüncü sütununun, Anayasa’nın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

I- OLAY

Sağlık hizmet tazminatının eksik ödendiği gerekçesiyle ödeme işleminin iptali için açılan davalarda, tazminat miktarlarını belirleyen tabloların Anayasa’nın 2., 10. ve 128. maddelerine aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

Devamını oku...
 
Anayasa Mahkemesi Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hak. Kanun, Danıştay Kanunu, Adli Tıp Kurumları Kanunu, Yargıtay Kanunu, Hakimler ve Sav. Kanunu'nda Değişiklik Yapmaya Dair 6110 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin İptaline Yönelik Anayasa Mahkemesi Kararı

(6110 Sayılı Kanunun bazı maddelerinin iptaline yönelik dava üzerine Anayasa Mahkemesi kararı.)

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı    : 2011/29

Karar Sayısı : 2012/49

Karar Günü : 30.3.2012

İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Cumhuriyet Halk Partisi) Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanvekilleri K. Kemal ANADOL, M. Akif HAMZAÇEBİ ile Muharrem İNCE

İPTAL DAVASININ KONUSU : 9.2.2011 günlü, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un:

A- İptal davası ile ilgili ilk ve esas incelemelerinde,  2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. ve 47. maddeleri uyarınca Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ’ın reddine;

B- 1- 1. maddesiyle değiştirilen 6.1.1982 günlü, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 13. maddesinin;

a- (1) numaralı fıkrasının,

b- (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…yeteri kadar üye…” ibaresi ile üçüncü ve dördüncü cümlelerinin,

2- 2. maddesiyle değiştirilen 2575 sayılı Kanun’un 17. maddesinin;

a- (1) numaralı fıkrasının,

b- (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin,

Devamını oku...
 
Tam günle ilgili metin

 

 

KAMUOYUNDA TAM GÜN YASASI OLARAK İFADE EDİLEN “ 5947 SAYILI ÜNİVERSİTE VE SAĞLIK PERSONELİNİN TAM GÜN ÇALIŞMASINA DAİR YASA”,

BU YASA’NIN, ANAYASA MAHKEMESİ’NİN 16.07.2010 TARİH VE 2010/29-90 E.K SAYILI KARARI İLE İPTALİ SONRASI SÜREÇ,

BU SÜRECİN SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN İLGİLİ BİRİMLERİNCE YANLIŞ YÖNETİLMESİ İLE ÖĞRETİM ÜYESİ HEKİMLERİN ÖZEL SAĞLIK KURUMLARINDA ’HUKUKA, İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELERE VE YÜKSEK MAHKEME KARARLARINA AYKIRI OLARAK” ÇALIŞMA YASAĞINA TABİ TUTULMASI HAKKINDA ÖZET BİR DEĞERLENDİRME:

İl Sağlık Müdürlüklerince tesis edilen, “Çalışma Belgeleri”nin iptaline dair işlemin dayanakları ve hukuka aykırılık nedenleri sırasıyla aşağıda irdelenmiştir;

I- İŞLEMİN ANAYASA MAHKEMESİ’NİN, 16.07.2010 TARİH VE 2010/29-90 E.K SAYILI KARARI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ.

Sağlık Bakanlığı koordinesinde başlatılan çalışma ile Devlet’ in sunduğu sağlık hizmetleri politikası uzun zamandır kamuoyunda tartışmaya açılmış ve neticesinde Üniversite ve Sağlık Personelinin kısmi statüde ve devamlı statüde süregelen çalışma biçimi, 5947 sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, 2547 sayılı YÖK Kanununun 36. maddesi ve 1219 Sayılı Kanunun 12. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yapılan değişiklikle sadece daimi statüde çalışma biçimine çevrilerek, asli görevi olan öğretim elemanlığı yanında, mesleğini mesai saatleri dışında serbestçe yerine getirmesinin engellenmesi yoluna gidilmiş ve öğretim üyesi olan hekimler ve aynı statüdeki diğer öğretim üyeleri, ya öğretim elemanı olarak görevini sürdürmek, ya da emeklilik veya istifa yollarından birisini tercih ederek mesleğini serbestçe icra edebilmek zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılmıştır.

Anayasa Mahkemesi, 2547 sayılı YÖK Kanunu ile 1219 Sayılı Tababet ve Şuabat’ı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunlarda değişiklik yapan 5947 Sayılı Kanunun iptali istemi ile açılan davada, 16.07.2010 tarih ve E:2010/29, K:2010/90 sayılı kararı ile dava konusu işlemin yasal dayanağı olan 2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunun 36. maddesinin 2. fıkrası ile, 1219 Sayılı Kanunun 12. madde 2. fıkra 1. tümcesini iptal etmiştir.

İptal edilen yasa hükümleri ve karar gerekçesine bakıldığında;

A- 2547 sayılı YÖK Kanununun 36.maddesinde, 5947 sayılı Kanunun 3.maddesi ile yapılan değişiklikle;

“Öğretim elemanları, üniversitede devamlı statüde görev yapar.”

“Öğretim elemanları, bu kanun ile diğer kanunlarda belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere, yüksek öğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başka bir iş göremezler, ek görev alamazlar, serbest meslek icra edemezler” hükmü getirilmiştir.

Bu değişikliğin iptali için açılan dava sonucu Anayasa Mahkemesi mezkur kararı ile “öğretim elemanları üniversitede devamlı statüde görev yapar” hükmünün iptali isteminin reddine karar vererek, öğretim elemanlarının devamlı statüde görev yapmasına dair sağlık politikasını Anayasaya aykırı bulmamış, ancak yine 36. maddenin 2.fıkrasının birinci tümcesindeki “öğretim elemanları bu kanun ile diğer kanunlarda belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere, yüksek öğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başka herhangi bir iş göremezler, ek görev alamazlar, serbest meslek icra edemezler” hükmünü Anayasa’nın 130. maddesine aykırı bularak iptal etmiştir.

İptal gerekçesine bakıldığında;

Anayasa’da üniversite, bilimsel çalışmaların yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirilip bilimsel ve idari özerkliğe sahip kılınarak diğer kamu kurumlarından farklı değerlendirilmiş, öğretim üyelerine de kamu görevlisi olmakla birlikte genel sınıflandırma içinde ayrı bir yer verilerek kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduğu belirtilmiştir. Öğretim üyelerinin bu konumları dikkate aldığında bunları diğer kamu görevlileri gibi değerlendirmek mümkün değildir.”

“Yasa koyucu, yüksek öğretimin Anayasa’da belirtilen ilkeler doğrultusunda geliştirilmesi, bu bağlamda, sağlık sorunlarının çözüme kavuşturulması için öğretim elemanlarının unvan ve statülerine uygun bazı sınırlamalar getirerek çalışma koşullarını belirleyebilir. Ancak getirilen bu sınırlamalar, üniversitelerdeki bilim özgürlüğü ve bilimsel özerkliğin gereği olan her türlü bilimsel faaliyeti engelleyici nitelikte olamaz. İptali istenen düzenleme ile üniversitelerin bilim verilerini yaymak, ulusal alanda gelişme ve kalkınmaya destek olmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek gibi görevlerini yerine getirmesinin engellendiği, ayrıca üniversitelerde görev yapan öğretim görevlileri okutmanlar, öğretim yardımcıları ile akademik olarak belirli bir yetkinliğe sahip öğretim üyeleri arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın mesai sonrası ücretsizde olsa resmi veya özel herhangi bir iş yapmalarının yasaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumun Anayasa’nın 130. maddesi ile bağdaşmadığı açıktır.” tesbitinde bulunulduğu görülmektedir.

B- 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun, 12. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında 5947 sayılı Kanunun 7. maddesi ile yapılan değişiklikle;

“Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, aşağıdaki bentlerden yalnızca birindeki sağlık kurum ve kuruluşlarında mesleklerini icra edebilir:

a- Kamu kurum ve kuruluşları,

b- Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan özel sağlık

kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan vakıf üniversiteleri,

c- Sosyal Güvenlik Kurumu ve Kamu Kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Kamu Kurumları ile sözleşmesi bulunmayan vakıf üniversiteleri, serbest meslek icrası.

“Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydı ile birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir.” hükmü getirilmiş olup, bu maddelerden sadece ikinci fıkranın “bentlerden yalnızca birindeki” ibaresinin iptali için dava açılmış;

Anayasa Mahkemesi de aşağıdaki bentlerden yalnızca birindeki sağlık kurum ve kuruluşlarında mesleklerini icra edebilir.” tümcesindeki “bentlerden yalnızca birindeki” ibaresini Anayasa’nın 17. ve 56. maddelerine aykırı bulunarak iptal etmiştir.

İptal gerekçesine bakıldığında;

“Sağlık hizmetleri doğrudan yaşam hakkı ile ilgili olması nedeniyle diğer kamu hizmetlerinden farklıdır. Sağlık hizmetinin temel hedefi olan insan sağlığı, mahiyeti itibari ile

ertelenemez ve ikame edilemez bir özelliğe sahiptir. İnsanın en temel hakkı olan sağlıklı yaşam hakkı ile bu yaşamın sürdürülmesindeki yeri tartışılmaz olan hekimin statüsünün de bu çerçevede değerlendirilerek diğer kamu görevlileri ile bu yönden farklılığının gözetilmesi gerekir.

Ayrıca bazı dallarda uzman olan hekimlerin sayıca az olması ve kamunun yanında özel sağlık kuruluşlarının da bu dallarda uzman hekimlere ihtiyaç duyması, bu hekimlerin mesleğini mesai saatleriyle sınırlı olmaksızın, yaygın bir şekilde icra etmelerini gerekli kılabilir. Hekimlerin insan sağlığının gelişmesi ve yaşam haklarının korunması ile doğrudan ilgili olan bu konumları dikkate alınmaksızın çalışma koşullarının kuralda belirtildiği şekilde sınırlandırılması bireylerin yaşam hakkını zedeleyici niteliktedir.

“İptal konusu ibarede tabiplerin, diş tabiplerinin ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların, maddenin ikinci fıkrasında yer verilen bentlerden yalnız birinde yer alan kurumlarda mesleklerini icra edebilecekleri belirtilerek, herhangi bir istisnaya yer verilmeksizin düzenleme yapılmasının Anayasa’da güvence altına alınan yaşama hakkı ile herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesi ilkesine aykırılık oluşturduğu sonucuna varılmıştır.” tesbitinde bulunduğu görülmektedir. .

2547 Sayılı YÖK Kanunu’nun 36. Maddesi’ne 5947 sayılı kanunla getirilen;

“öğretim elemanlarının bu Kanun ile diğer kanunlarda belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere, yüksek öğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başka bir iş göremezler, ek görev alamazlar, serbest meslek icra edemezler” hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi karşısında öğretim üyesi olan hekimlerin devamlı statüde olan öğretim elemanlığı yanında mesai saatleri dışında mesleğini serbestçe icra etmesine engel bir halin kalmadığı açıkça ortadadır.

Ayrıca 1219 Sayılı Kanunun 12. madde 2. fıkra 1. tümcesi olan “bentlerden yalnızca birindeki” ibaresinin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olması da bu çerçevede değerlendirilecek bir husustur.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonrası sürece bakıldığında;

Anayasa Mahkemesi’nin 16.07.2010 tarih ve E:2010/29, K:2010/90 sayılı kararı ile, 5947 Sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değişik 2547 Sayılı Kanun’un 36. maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesi, yine 5947 Sayılı Kanun’un 7. maddesi ile değişik 12. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “aşağıdaki bentlerden yalnızca birindeki” ibaresini iptali sonucu; Sağlık Bakanlığı, bu kararı öğretim üyeleri açısından, olması gerektiği gibi yorumlayarak internet sitesinden 16.07.2010 tarihinde yayınladığı “Tam Gün Kanunu ile ilgili Basın Açıklaması” ile 5947 Sayılı Yasa ve bu Yasa hakkındaki Anayasa Mahkemesi’nin (16.07.2010 G: 2010/29, K: 2010/90 sayılı) kararına göre üniversite öğretim üyeleri dışında kamuda çalışan tüm doktorların muayenehane açmaları ve özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarının mümkün olmadığı ve bu uygulamanın 30.07.2010 tarihinden itibaren başlayacağının duyurulmasına ilişkin işlemi tesis ettiği görülmektedir.

Bu işlemden tereddüte mahal bırakmayacak şekilde anlaşıldığı üzere, üniversite öğretim üyeleri daimi statüde öğretim elemanlığı yanında, gerek muayenehanelerinde gerekse özel sağlık kuruluşlarında serbestçe çalışabilecekler, diğer kamu doktorları ise sadece kamu görevlerini icra edebileceklerdir.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı’nın bu işleme karşı Danıştay nezdinde açtığı dava ile, öğretim üyeleri dışındaki diğer kamu görevlisi hekimlerin kamu görevleri yanında mesai saatleri dışında muayenehane açma veya özel sağlık kuruluşlarında çalışma yasağına tabi tutulmalarının hukuka aykırı olduğunu ifade ederek, işlemin bu yönden iptali ve yürütülmesinin durdurulmasını talep ettiği görülmüştür.

Danıştay 5. Dairesinin Yürütmenin Durdurulması talebi hakkında verdiği 21.07.2010 tarih ve E:No2010/4406 kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun “Yürütmenin Durdurulması Kararına” Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan itiraz üzerine verdiği 13.01.2010 tarih ve YD karar No:2010/1116 sayılı kararı ile Danıştay 5. Dairesinin 06.04.2011 tarih ve E: 2010/4406, K:2011/1696 sayılı kararı ayrı bir yazı ile, “idare hukukunun genel ilkeleri” açısından değerlendirilecektir.

Keza, İşlemin Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin Geçici 14. maddesi ile Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmeliğin Geçici 9. maddesinin 07.04.2011 tarihinde değiştirilen hükümleri yönünden Anayasal ve “Yasal bağlamda” irdelenerek değerlendirilmesi de ayrı bir yazı ile yapılacaktır.

Netice olarak ;

1) Öğretim üyesi hekimlerin Özel Sağlık Kuruluşlarında çalışma yasağına tabi tutulması hukuka aykırı olup dava açmaları gerekmektedir. Zira ülkemizdeki ekonomik görünüm ve iş sıkıntısı bir daha aynı veya benzeri işi bulamamalarına ,

2) “Çalışma Belgelerinin İptali” sonucu işveren konumundaki Özel Sağlık Merkezi sahibinin Sözleşmelerini “Haklı Nedene” dayalı olarak fesih etmesi nedeniyle kıdem tazminatını alamamalarına neden olacaktır.

Çalışma yasağı işleminin iptaline karar verilmesi halinde, alamadıkları Kıdem Tazminatlarını, sözleşme süresi kadar alamadıkları maaşlarını “maddi tazminat” olarak, ayrıca bir miktarı da “manevi tazminat” olarak alabilecekleri ,

değerlendirilmektedir. Saygılarımla.

09.05.2011

Levent ÖZÇELİK

AVUKAT

ÖZÇELİK HUKUK BÜROSU

Dögol Cad.7/1 Tandoğan/ANKARA

0312 2150135

05336300656

 

 

 

 

 

 

 
<< Başlangıç < Önceki 1 2 Sonraki > Son >>

Sayfa 2 / 2
JoomlaWatch Stats 1.2.8b by Matej Koval