Anayasa Mahkemesi'nden ''nafaka'' kararı

Anayasa Mahkemesi, boşanmada yoksulluk nafakasının sosyal dayanışma düşüncesiyle verildiğine, anca...

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE DAVA AÇMA USUL VE YOLLARI

Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kimlerin, hangi işlem türlerine karşı dava açabileceği 1602 sayılı ...

Anayasa Mahkemesi verdiği kararla kadının değerini ve saygısını hukuk adınada tesçilledi.

Bilindiği üzere, boşanmış ve çocuğun velayetini almış olan anne, Soyadı Kanunu gereğince, çocuğunu...

Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı yargıyı hızlandırma amaçlı paket

Adalet Bakanlığı’nın hazırlayarak Bakanlar Kurulu’nda sunumunu yaptığı yargının hızlandırılmasına ...

6 KHK daha yayımlandı

Bakanlar Kuruluna tanınan yetki çerçevesinde, aralarında Sağlık Bakanlığının düzenlemesinin de yer...

657 sayılı Devlet Memuru Kanunu tarih oluyor

Kıdem tazminatı düzenlemesiyle dikkat çeken Çalışma Bakanı Faruk Çelik, tartışma yaratacak ikinci ...

Anayasa Mahkemesinin Kadının Soyadı Hk. kararı‏

Evli kadının sadece kızlık soyadını kullanmasına vize vermeyen Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesi: "Evl...

Danıştay Muayene Açma Koşullarını Ağırlaştıran Yönetmelik Hükmünü İptal etti

  T.C. D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas  No   : 2011/6191 Devlet Üniversitesi tıp f...

Danıştay Ögretim Üyesi Hekimlerin Özel Sağlık Merkezlerinde Çalışma Yasağına Dair İşlemi İptal Etti

  T.C. D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas  No   : 2011/6866 Davacı ve Yürütmenin Durd...

Faturalar garanti belgesi yerine geçmeyecek.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik...

  • Anayasa Mahkemesi'nden ''nafaka'' kararı

    Salı, 26 Haziran 2012
  • ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE DAVA AÇMA USUL VE YOLLARI

    Salı, 28 Şubat 2012
  • Anayasa Mahkemesi verdiği kararla kadının değerini ve saygısını hukuk adınada tesçilledi.

    Salı, 21 Şubat 2012
  • Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı yargıyı hızlandırma amaçlı paket

    Cuma, 06 Ocak 2012
  • 6 KHK daha yayımlandı

    Perşembe, 03 Kasım 2011
  • 657 sayılı Devlet Memuru Kanunu tarih oluyor

    Perşembe, 03 Kasım 2011
  • Anayasa Mahkemesinin Kadının Soyadı Hk. kararı‏

    Pazartesi, 24 Ekim 2011
  • Danıştay Muayene Açma Koşullarını Ağırlaştıran Yönetmelik Hükmünü İptal etti

    Cumartesi, 16 Temmuz 2011
  • Danıştay Ögretim Üyesi Hekimlerin Özel Sağlık Merkezlerinde Çalışma Yasağına Dair İşlemi İptal Etti

    Cumartesi, 16 Temmuz 2011
  • Faturalar garanti belgesi yerine geçmeyecek.

    Salı, 28 Haziran 2011
T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu Tekerrür Hükümlerinin Uygulanması Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi Lehe Olan Kanunun Uygulanması Gereği Derhal Uygulama İlkesi

 

T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu

Esas No: 2008/1-57 Karar No: 2008/74 Tarihi: 08.04.2008

• Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu

• Tekerrür Hükümlerinin Uygulanması

• Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi

• Lehe Olan Kanunun Uygulanması Gereği

• Derhal Uygulama İlkesi

ÖZET :

Uyuşmazlık, 765 sayılı TCY'nin 491/3., 522., 523. ve 81/1. maddeleri uyarınca 2 ay 21 gün hapis cezasına mahkum edilen, 13.09.2001 tarihinde mahkumiyeti kesinleşip, 02.07.2002 tarihinde cezası bihakkın infaz edilen sanığın 27.06.2005 tarihinde işlediği kasten adam öldürme suçu yönünden 5237 sayılı TCY'nin 58. maddesi uyarınca mükerrir sayılıp sayılamayacağına ilişkindir.
5237 sayılı TCY'nin 58. maddesi uyarınca; öceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olup, cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkumiyet halinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkumiyet halinde ise, cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle ve yine fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış kişiler hakkında tekerrür hükümleri uygulanmayacak, mükerrir sanık hakkında, sonraki suç nedeniyle yasa maddesinde seçimlik ceza olarak hapis veya adli para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunacak, hükmolunan ceza mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilecek, ayrıca hükümlü hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanacaktır.
5237 sayılı TCY'nin 7/3. maddesinde 29.06.2006 gün ve 5377 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile yapılan değişiklik tekerrürün koşullarını değiştirmeye yönelik olmayıp, infaz rejimi olarak düzenlenmiş bulunan tekerrürün de lehe yasa değerlendirilmesinde dikkate alınmasından ibarettir. Bu itibarla, 1 Haziran-8 Temmuz arasında işlenen suçlar yönünden, tekerrür açısından bir boşluğun bulunduğu veya bu tarihler arasındaki mahkumiyetlerde diğer koşullar bulunsa dahi 58. maddenin uygulanamayacağını kabul etmek anılan norm ve konuluş amacıyla bağdaşmamaktadır.
5237 sayılı Yasa'nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenmesi yeterli olup, ilk suçun 1 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Olayda, önceden işlediği hırsızlık suçuyla kesinleşmiş mahkumiyetinin bihakkın infaz edildiği 02.07.2002 tarihinden itibaren 3 yıl geçmeden, 27.06.2005 tarihinde yeniden suç işleyen ve suçu sabit görülerek mahkumiyetine hükmedilen sanık yönünden 5237 sayılı TCY'nin 58. maddesindeki mükerrirlik koşulları oluşmuştur.

(5237 s. m. 58, 7/3)

TAM METİN :

Kasten öldürmeye teşebbüs suçundan sanık Tayyar'ın, 5237 sayılı TCY'nin 81., 35/2., 29. ve 62. maddeleri uyarınca 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hakkında 53/1. ve 63. maddelerin uygulanmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, suçta kullanılan ekmek bıçağının müsaderesine ve sanığın tutukluluk halinin devamına ilişkin Edirne İkinci Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.04.2006 gün ve 375-127 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay Birinci Ceza Dairesince 31.12.2007 gün ve 1299-9914 sayı ile;

"Mükerrirlere özgü infaz rejiminin zaman bakımından uygulamasının, 5377 sayılı Yasa ile değişik 5237 sayılı TCK'nın 7/3. maddesi gereğince, maddenin yürürlüğe giriş tarihi olan 08.07.2005 tarihinden önce işlenen suçlara uygulanamayacağı cihetle; suç tarihine göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uygulanamayacağından hüküm fıkrasında yer alan "sanığın mükerrir olduğu anlaşılmakla bu hususun kararda belirtilmesine ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, ayrıca mükerrir olması nedeniyle cezanın infazından sonra denetimli serbestlik uygulanmasına" ibaresinin çıkartılmasına karar verilmek suretiyle düzeltilerek onanmasına,

Daire üyeleri S. Z. İskender ve E. Karataş'ın;

"5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinde suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlar düzenlenmiştir. İnfazla ilgili bu maddenin, yürürlük tarihi olan 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanma olanağı vardır.

Öte yandan, 765 sayılı TCK'nın yürürlükte bulunduğu tarihte işlenmiş suçlar bakımından, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun, 27.12.2005 tarih ve 162-173 sayılı kararında açıklandığı gibi, 5237 sayılı TCY'nin 7/2. ve 5252 sayılı Yasa'nın 5349 sayılı Yasa ile değişik 9/1. maddeleri uyarınca somut karşılaştırma yapılarak lehteki yasa belirlenerek tüm hükümleriyle birlikte uygulanması gerekmektedir.

5237 sayılı Yasa'nın 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Yasa'yla konulmuş 7/3. maddesinde; "Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır." kuralına yer verilmiştir. Yerleşik uygulamaya göre, bu düzenlemenin anlamı lehteki ceza yasasının belirlenmesi sırasında bu hükümlerin gözönünde bulundurulmadan infaz aşamasında ayrı bir paket olarak dikkate alınacağına ilişkindir.

5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Zaman bakımından uygulamayla ilgili 7. maddesine, 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Yasa'yla değiştirilmezden önceki içeriğiyle 58. maddenin askıda olduğunu söylemek bilimsel yorum teknikleriyle bağdaşmaz. Dolayısıyla, 5237 sayılı TCK, 01.06.2005 tarihinde tümüyle yürürlüğe girmiş olup, bu tarihten sonra işlenen suçlar bakımından 58. maddesinin uygulanmasına hiçbir engel durum yoktur.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:

27.06.2005 tarihinde adam öldürmeye kalkışmak suçunu işleyen, sabıkalı sanık Tayyar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinin uygulanmasında bir yanlışlık bulunmadığından, bu uygulamanın hüküm fıkrasından CMK'nın 322. maddesi uyarınca çıkarılmasına ilişkin Sayın Çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız." yönündeki karşı oylarıyla karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığınca 07.03.2008 gün ve 188614 sayı ile;

"5237 sayılı Yasa'nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun işlenmesi yeterli olup, ilk suçun 01 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin mükerrirlik açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu 17.04 2007 gün ve 2007/10-71 Esas 2007/98 Karar sayılı ilamında; 5237 sayılı Yasa'nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun işlenmesi yeterli olup, ilk suçun 01 Haziran 2O05 tarihinden önde veya sonra işlenmesinin mükerrirlik açısından herhangi bir önemi bulunmadığına işaret etmiştir.

Tekerrüre esas alınan Enez Sulh Ceza Mahkemesi'nin 22.05.2001 gün ve 2000/35 Esas ve 2001/98 Karar sayılı ilamı, 5237 sayılı TCK'nın 7/2., 5252 sayılı Kanun'un 9/3. madde ve fıkraları uyarınca zaman bakımından uygulanacak lehe kanunun tespiti yönünden incelendiğinde 765 sayılı TCK hükümleri uygulanarak verilen kesinleşmiş kararın hükümlü lehine olduğu da gözetilerek; yeni suçun 5237 sayılı TCK'nın 58/2-b. madde ve fıkrası bendinde yer alan süre içinde işlendiği, dolayısıyla hükmün onanması gerekmektedir." gerekçesiyle itiraz yasa yoluna başvurularak Yargıtay Birinci Ceza Dairesi'nin 31.12.2007 gün ve 1299/9914 sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılarak, Edirne İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 26.04.2006 gün ve 375/127 sayılı hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, Enes Sulh Ceza Mahkemesi'nin 22.05.2001 gün ve 35-98 sayılı ilamıyla, 765 sayılı TCY'nin 491/3., 522., 523. ve 81/1. maddeleri uyarınca 2 ay 21 gün hapis cezasına mahkum edilen, 13.09.2001 tarihinde mahkumiyeti kesinleşip, 02.07.2002 tarihinde cezası bihakkın infaz edilen sanığın 27.06.2005 tarihinde işlediği kasten adam öldürme suçu yönünden 5237 sayılı TCY'nin 58. maddesi uyarınca mükerrir sayılıp sayılamayacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

5237 sayılı TCY'nin 58. maddesi uyarınca;

Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için önceki hükmün kesinleşmesi ve ikinci suçun kesinleşmeden sonra işlenmesi yeterli olup, cezanın infaz edilmiş olmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkumiyet halinde cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl, beş yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına mahkumiyet halinde ise, cezanın infaz tarihinden itibaren üç yıl geçmekle ve yine fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış kişiler hakkında tekerrür hükümleri uygulanmayacak, mükerrir sanık hakkında, sonraki suç nedeniyle yasa maddesinde seçimlik ceza olarak hapis veya adli para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunacak, hükmolunan ceza mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilecek, ayrıca hükümlü hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanacaktır.

Bu şekilde 5237 sayılı TCY'nin 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan tekerrürün koşulları ve sonuçlarını belirttikten sonra, 5237 sayılı TCY'nin 7/3. maddesinde 29.06.2006 gün ve 5377 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile yapılan değişikliğin tekerrürün uygulanma koşullarına herhangi bir etkisinin bulunup bulunmadığı yönünde yapılan değerlendirmede ise;

5237 sayılı TCY'nin 7. maddesinin 3. fıkrası ilk halinde, "Güvenlik tedbirleri hakkında, infaz rejimi yönünden hüküm zamanında yürürlükte bulunan kanun uygulanır. " şeklinde iken 08.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ile; "Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler derhal uygulanır." şeklinde değiştirilmiş, bu değişiklikle ceza infaz rejimi olarak kabul edilen hapis cezasının ertelenmesi ile koşullu salıverilme ve mükerrirlere özgü infaz rejimi bakımından 5237 sayılı TCY'nin 7. maddesinin 1. ve 2. fıkralarındaki zaman bakımından uygulama, diğer infaz rejimine ilişkin kuralların ise derhal uygulanması sağlanmış, bu şekilde ileride infaz rejiminde yapılacak değişikliklerin uygulanmasını engelleyen ve sadece güvenlik tedbirlerinin infaz rejimi ile sınırlı düzenlemeye, cezaların infaz rejimi de eklenmek ve derhal uygulama ilkesi benimsenmek suretiyle genişletilmiş, anılan üç müessese yönünden ise zaman bakımından uygulama kurallarının geçerliliği kabul edilmiştir.

Ancak burada dikkate alınması gereken husus, bu kuralın ceza veya güvenlik tedbirinin kendisi ile ilgili olmayıp, infaz rejimi ile sınırlı olduğudur; zira gerek cezalar, gerekse güvenlik tedbirleri yönünde 7. maddenin 1. ve 2. fıkralarında yer alan kurallar geçerli olup, 3. fıkra sadece infaz rejimi ile sınırlıdır. Yine anılan fıkrada, "hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrür" yeni ceza sisteminde, bir infaz rejimi kurumu olarak düzenlendiğinden, doğabilecek adaletsizlikleri gidermek açısından, bu üç kurum yönünden derhal uygulama ilkesine istisna getirilmiş, maddenin ilk iki fıkrasındaki temel kuralların bunlar yönünden geçerliliği benimsenmiş, dolayısıyla lehte olanın uygulanabilmesi olanaklı sayılmıştır.

Görüldüğü gibi 5237 sayılı Yasa'nın 7/3. fıkrasında yapılan değişiklik tekerrürün koşullarını değiştirmeye yönelik olmayıp, infaz rejimi olarak düzenlenmiş bulunan tekerrürün de lehe yasa değerlendirilmesinde dikkate alınmasından ibarettir. Bu itibarla, 1 Haziran-8 Temmuz arasında işlenen suçlar yönünden, tekerrür açısından bir boşluğun bulunduğu veya bu tarihler arasındaki mahkumiyetlerde diğer koşullar bulunsa dahi 58. maddenin uygulanamayacağını kabul etmek anılan norm ve konuluş amacıyla bağdaşmamaktadır.

5237 sayılı Yasa'nın 58. maddesi uyarınca kişinin mükerrir sayılması için ilk hükmün kesinleşmesinden sonra ikinci suçun 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenmesi yeterli olup, ilk suçun 1 Haziran 2005 tarihinden önce veya sonra işlenmesinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

İnceleme konusu somut olayda, önceden işlediği hırsızlık suçuyla kesinleşmiş mahkumiyetinin bihakkın infaz edildiği 02.07.2002 tarihinden itibaren 3 yıl geçmeden, 27.06.2005 tarihinde yeniden suç işleyen ve suçu sabit görülerek mahkumiyetine hükmedilen sanık yönünden 5237 sayılı TCY'nin 58. maddesindeki mükerrirlik koşulları oluşmuş bulunduğundan, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan 3 Kurul Üyesi, "5377sayılı Yasa ile 5237 sayılı Yasa'nın 7/3. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, değişikliğin yürürlüğe girdiği 08.07.2005 tarihinden önce işlenen suçlar açısından mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanamayacağı" görüşüyle itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay Birinci Ceza Dairesi'nin 31.12.2007 gün ve 1299-9914 sayılı düzelterek onama kararının düzeltme bölümündeki isabetsizlik nedeniyle KALDIRILMASINA,

3- Yerel mahkemenin usul ve yasaya uygun bulunan 26.04.2006 gün ve 375-127 sayılı hükmünün ONANMASINA,

4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığı'na tevdiine, 08.04.2008 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

 

 
Faturalar garanti belgesi yerine geçmeyecek.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Yönetmeliğe ''iş günü'' ibaresi eklendi ve iş günü; ''ulusal, resmi ve dini bayram günleri ile yılbaşı, 1 Mayıs ve pazar günleri dışındaki çalışma günleri'' olarak tanımlandı.

Yönetmelik hükümlerine ve Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünce onaylanmış belgeye uygun olarak hazırlanacak garanti belgesinin tasdik edilerek tüketiciye verilmesini temin etmek ve ayrıca, bu yükümlülüğün yerine getirildiğini ispat etmekle satıcı, bayii veya acenteler sorumlu olacak.

Satılan mala ilişkin olarak düzenlenen faturalar garanti belgesi yerine geçmeyecek. Ancak, servis istasyonlarında yapılan onarım ve parça değişimi işlemleri sonucunda verilen fatura, yönetmeliğin öngördüğü garanti şartlarını içermesi kaydıyla, garanti belgesi yerine kullanılabilecek.

Tüm ürünler için 30 iş günü olan azami tamir süresinde de değişiklik yapıldı. Malın tamir süresi, otomobil, kamyonet ve traktörün dışında dışında diğer ürünlerde 20 iş gününe düşürüldü.

Tüketicinin arıza bildirimini; telefon, faks, e-posta, iadeli taahhütlü mektup veya benzeri bir yolla yapması mümkün olacak.

Bir ürünün arızasının 15 iş gününde giderilmemesi halinde, ürün tamir edilinceye kadar muadil bir ürünün tüketiciye verilmesine yönelik süre de 15 iş gününden 10 iş gününe indirildi.

İmalatçı-üretici veya ithalatçı firmalar, ürettikleri veya ithal ettikleri, yönetmelikte belirtilen kullanılmamış mallar için Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğüne garanti belgesi onaylatmak zorunda olacak. Genel Müdürlük onayı bulunmayan garanti belgeleri geçersiz sayılacak.

Garanti belgesi başvuruları, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının internet sayfasından, elektronik imza ile yapılacak ve elektronik imza ile onaylanacak.

Genel Müdürlük tarafından onaylanan garanti belgelerinin geçerlilik süresi 2 yıl olacak.

Bu Yönetmelikte yer almayan bir malı imal veya ithal eden firmalar, kendi sorumlulukları çerçevesinde, ihtiyari garanti belgesi düzenleyebilecek. İhtiyari garanti belgesinin içeriği ve garanti şartlarına ilişkin hususlar imalatçı-üretici ve/veya ithalatçı firma tarafından belirlenecek. Bu belgelerin onaylanması için ayrıca Genel Müdürlüğe başvuru yapılmayacak.

Yönetmelik, bugünden itibaren bir ay sonra yürürlüğe girecek.

SANAYİ MALLARININ SATIŞ SONRASI HİZMETLERİ

Sanayi mallarının kullanım ömürleri ile satış sonrası montaj, bakım ve onarım hizmetlerine ilişkin usul ve esaslar yeniden düzenlendi.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığının, Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Yönetmeliğin tanımlar bölümüne 'iş günü' ibaresi eklendi ve iş günü; 'ulusal, resmi ve dini bayram günleri ile yılbaşı, 1 Mayıs ve pazar günleri dışındaki çalışma günleri' olarak tanımlandı.

Satış Sonrası Hizmetleri Yeterlilik Belgesine yönelik başvurular, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının internet sayfasından, elektronik imza ile yapılabilecek ve elektronik imza ile onaylanacak. Başvuru ile ilgili hususlar Bakanlığın internet sayfasında ilan edilecek. Başvuru üzerine Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünce, gerekli incelemeler yapılarak yeterli görülenlere Satış Sonrası Hizmetleri Yeterlilik Belgesi verilecek.

Genel Müdürlük, başvuruları değerlendirirken gerek duyması halinde tüketicilerin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını korumak amacıyla; belgelendirme yapılacak ürünle ilgili olarak, gerekli incelemeleri yapmaya veya yaptırmaya yetkili olacak.

İmal veya ithal edilen malın; özelliği, kullanım amacı ve yeri ile satış miktarı dikkate alınarak belirtilen servis istasyonlarının sayıları ve bunlarda aranacak özellikler, Türk Standartları Enstitüsü ve gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşların da görüşü alınarak, Tüketicinin ve Rekabetin korunması Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecek veya değiştirilecek.

İmalatçı veya ithalatçılar; yönetmelikte yer alan mallara ait yedek parçalarını firma merkezinde veya belirleyecekleri en az bir servis istasyonunda tam olarak bulundurmak zorunda olacak. Birden fazla yetkili servis istasyonu ile hizmet verilmesi gereken mallara ait yedek parça stoku ise; tüketiciye verilecek hizmeti aksatmayacak miktar dikkate alınarak, imalatçı-üretici veya ithalatçı tarafından belirlenecek ve diğer servis istasyonlarında bulundurulacak.

İmalatçı-üretici veya ithalatçılar, tüketicilerin talebi üzerine yedek parça satışından kaçınamayacaklar.
Yönetmelik, bugünden itibaren bir ay sonra yürürlüğe girecek.

Kaynak : HukukiHaber

 

 
Ceza Kararnamesi ile Verilen Mahkumiyet Kararı

 

T.C. Yargıtay İkinci Ceza Dairesi

Esas No: 2008/36300 Karar No: 2009/43541 Tarihi: 23.11.2009

• Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

• Tekerrüre Esas Olmayan Suçlar

• Ceza Kararnamesi ile Verilen Mahkumiyet Kararı

ÖZET :

Ceza kararnamesi ile verilen önceki mahkumiyet tekerrüre esas alınamaz. Sanıklardan birine verilen cezanın ceza kararnamesi olduğu, diğerine verilen cezanın ise 2253 sayılı Yasa'ya göre ertelendiği ve deneme süresinin geçtiği gözetildiğinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı tartışılmalıdır.

(5237 s. m. 58)

TAM METİN :

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Dosya içeriğine göre, sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1) Sanık H.B.’nin B. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.10.2003 tarih ve 2003/253-260 esas karar sayılı ilamı ile verilen önceki mahkumiyetinin ceza kararnamesi ile verilmesi nedeniyle tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi,

2) Sanık H.B.’ye B. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.10.2003 tarih ve 2003/253-260 esas karar sayılı ilamı ile verilen mahkumiyetinin ceza kararnamesi ile verildiği, sanık O.A.’nın B... Sulh Ceza Mahkemesinin 18.02.2003 tarih, 2003/350-56 esas karar sayılı ilamı ile verilen mahkumiyetinin ise 2253 sayılı Kanun’un 38. maddesi uyarınca ertelendiği ve bu maddede öngörülen deneme süresinin geçtiği gözetilerek hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezaların tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 23.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 
Yargıtay kararı

Yargıtay, 18 yaşını doldursa dahi okuyan çocuğa nafaka bağlanabileceğine karar verdi

18 yaşını geçen kızına nafaka ödemek istemeyen babayı yerel mahkeme haklı buldu. Ancak Yargıtay,Okuduğu sürece çocuğuna bakmalısın dedi

Yargıtay 3'üncü Hukuk Dairesi örnek bir karara imza attı. Yargıtay, kızı 18'ini doldurduğu için nafakasının iptalini isteyen babanın talebini onaylayan yerel mahkemenin kararını bozdu. Yargıtay'ın gençler lehine aldığı 'emsal' kararın dayanağı olan süreç Bursa'da yaşandı. Eşinden ayrılan koca, kız çocuğu için eşine iştirak nafakası veriyordu. Ancak kız çocuğu 18 yaşını doldurduktan sonra baba mahkemeye başvurdu. Babanın, "Nafaka vermek zorunda kaldığım kızım reşit olmuştur. Medeni Kanuna göre, artık nafaka vermemem gerekir. Bu durum, mahkeme kararıyla tespit edilsin" diyerek iptal davası açtı. Bursa 4'üncü Aile Mahkemesi, babanın açtığı "iştirak nafakasının kaldırılması" yerinde buldu. Mahkeme genç kızın yaşının 18'i geçmiş olması nedeniyle babanın iptal davasını kabul etti.

'OKUYORSA BAKACAKSIN'
Ancak babanın aldırdığı kararı kızı temyiz etti. Genç kız temyiz dilekçesinde Bursa Mesleki Açık Öğretim Lisesi Güzellik ve Saç Bakım Hizmetleri Bölümü 1'inci sınıfta eğitimine devam etmekte olduğunu belirterek, herhangi bir geliri bulunmadığını kaydederek kararın bozulmasını talep etti. Genç kızın temyiz incelemesini Yargıtay 3'üncü Hukuk Dairesi yaptı. Türk Medeni Kanunu'na göre anne ve babanın bakım borcunun çocuğun reşit olmasıyla sona erdiğini kaydeden Yargıtay dairesi "Ancak çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve babanın, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlü olduklarına" işaret etti.

YEREL MAHKEME BEKLENİYOR
Bu gerekçeyi göz önüne alan Yargıtay 3. Dairesi yerel mahkemenin kararını bozdu. Daire kararında hiçbir malvarlığı ve geliri bulunmayan gence eğitimi sona erinceye kadar babanın bakma yükümlülüğünün devam ettiğinin altını çizdi. Yerel mahkeme Yargıtay'ın aldığı bozma kararını uygularsa, baba, kızının eğitim süresi bitinceye tadar nafaka ödemeye devam edecek. Ancak mahkeme kendi kararında direnirse dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na gelecek. Genel Kurul'un aldığı karar ise kesin olacak.

Kaynak : Sabah

 

 

 
<< Başlangıç < Önceki 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 Sonraki > Son >>

Sayfa 59 / 60
JoomlaWatch Stats 1.2.8b by Matej Koval